02 Kasım, 2017

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar


futbol fimlerini seviyorum çünkü futbolu seviyorum. bu filmi de o kadar zamandır aklımda olmasına rağmen anca izleyebiliyorum. anca dediğim iki gün önce izledim ama hakkında daha yeni bir şeyler yazabiliyorum.

en başta hemen araya sıkıştırayım, rafet el roman hiç ama hiç olmamış. iyi bir oyuncuyla serkan karakteri filme seviye atlatabilirmiş.

amatör küme maçlarını izleyen, takip eden birisi olarak filmde kendimden baya şey buldum. diyaloglar, konular zaman zaman içinde bulundugum ortamlarda geçen konusmalar. oldum olası amatör futbolla ilgilenen insanları sevmişimdir. sevme sebebim ise bir çıkarları olmadan bu işlerle uğraşmaları. hoş... artık amatör kümede de futbolla alakası olmadıgı halde çıkarı için futbolu kullananlar var. maalesef bu tipler türk futbolunun virüsü; futbolun ayakla oynanan bir oyun oldugu bilgisi onları futbolun içinde hatırı sayılır bir yere getiriyo; kallavi adamlar.

filmi çok sevdim. bir derdi anlatırken bunu futbolla yapması çok güzel. hayat fena halde futbola benzer mi bilmiyorum. hele hele saniyeleşmiş denilen futbol gerçekten hayata benziyor mu emin değilim. ama yine de seviyoruz, izliyoruz tepesine baca takıp dumanı da salsalar bu işlerin peşindeyiz...

filmin benim için en güzel sahnesi, galibiyetle dönülen deplasman otobüsünde okulun beden eğitimi öğretmeni, aynı zamanda da takımın yardımcı antrenörü olan hocanın rakip taraftarına yaptığı el hareketiydi. fransa'da yüksek lisans yapan hocanın işin içine futbol, taraftarlık girince doğasına dönüşünü izlemek filmin en sevdiğim anıydı. size fransa'da bunları mı öğretiyorlar hocam?

Hiç yorum yok: