07 Eylül, 2017

Yeniden


daha önce blog yazıyordum. yabancısı değilim aslında. ancak hem bloglar popülerliğini kaybedince hem de hayatımda değişiklikler olunca motivasyonumu kaybettim ve yazmayı bıraktım. sosyal medyanın da bunda etkisi oldu tabii. tekrar yazmaya karar verince wordpress açtım, altı yedi ay orada yazmaya devam ettim ama daha sonra yine kürkçü dükkanına döndüm. buranın değişik bir havası var anlam veremediğim. bir de yazdım, bıraktım, karar verdim gibi konuşuyorum ama benimkisi öyle laf olsun; sevdiğim, hoşlandığım şeyler hakkında fikir beyan etme, arşiv yapma gibi...

yeniden blogspot açınca temaya karar veremedim. şu anki kullandığım temayı kaldırmışlar. eski temalardan sadece bir tane vardı, onu da sevmiyordum. yeni temalar daha dinamik, daha hoş gibi gözükse de bir türlü içim ısınmadı. aradım, taradım ve bu temanın kodlarını bulup yükledim. pek bir havası yok gibi ama olsun bu temayı çok seviyorum.
bir de geçenlerde üstteki tweeti gördüm. sosyal medyaya karşı isteksiz olmamın sebebi sanırım. yalnız kalmayı seven, kendi başına vakit geçirebilen, bir şeyler yapabilen bir insanım. durumum böyleyken eminönü alt geçidine dönen sosyal platformlardan artık sıkıldım. çünkü herhangi bir yere kaçamıyorum. yalnız kalamıyorum. günlük hayatımda facebook, whatsapp postlarıyla alakalı muhabbetler duymaya başladım. herkes mutlaka en az bir sosyal medya sitesini kullanıyor. yeni tanıştığınız bir insan direkt hayatımıza ayrıntısıyla dahil oluyor. sevmediğiniz, mecburen katlandığınız akrabanız arkadaş olarak ekleyebiliyor. önce facebook'a geldiler, twitter, instagram, snapchat derken her yer insan kaynamaya başladı. herkes sürekli aktif, sürekli bir şeyler paylaşılıyor. benim yıllar önce kaçış olarak gördüğüm internet artık beni sıkmaya, arkadaşlar edindiğim sosyal platformlar beni yormaya başladı. arkdaşlarımla buluşup, sohbet, muhabbet ediyorum, ayrıldıktan sonra elime telefonu alınca yeniden onları görüyorum. kaçış yok. hadi arkadaşlar güzeldir, iyidir ama zoraki olarak katlandığımız insanları twitter'da sessize almak bile fayda etmiyor. iki sene önce facebook'u kapattım, daha sonra instagram hesabımdan vazgeçtim, snapchat'e bulaşır gibi oldum hemen bıraktım, elimin altından şu an sadece twitter kaldı. onu da kilitledim içeriye kimseyi almıyorum. belki burasını bir kaçış olarak düşündüm yeniden blog açtım.

benim için gerçek dünya internetten kaçış yerine dönüştü. uzun süredir böyle düşünüyormuşum haberim yokmuş. bunu da twitter aracılığıyla öğrenmem ayrı bir ironi tabii.

Hiç yorum yok: