21 Şubat, 2018

Toz Bezi


istanbul'da gündelikçi olarak çalışan iki kadının hikayesi. ahu öztürk filmin senaryasonu yazmış. filmi yönetmeni de kendisi. istanbul film festivalinde ödüller almış. işçi ve kadın filmi. bazı kadın filmlerinin gösterildiği festivallerde de gösterilmiş. filmi izleyince işçi filminin yanında neden kadın filmi olduğunu anlayabiliyoruz. film, birgün'de bir köşe yazısı yüzünden tartışmaya konu olmuş. etnik film tarafı öne çıkarıldığı için ödül verildiği yazılmış. biraz acımasız eleştiri. filmin içerisinde etnik kimlikten kaynaklı yaşanan sıkıntılara gönderme var ama filmin bu yüzden desteklenip ödül aldığını söylemek biraz haksızlık olur.  mesleğe yapılan eleştiriler ve karşılaşılan zorluklar daha ön planda. işin var, para kazanıyorsun ama güvencen yok. işin olmasına rağmen iş arıyorsun. bu temalar öne çıkarılmasına rağmen filmdeki birkaç diyalog üzerinden filme vurmak yersiz.

bir tanıdığımız var. kendisi de evlere temizliğe gidiyor. yaklaşık on yıl önce ziyaretine gitmiştik bir sebepten. o zaman temizliğe gittiği evlerden birisini anlatmıştı. büyük bir kulüpte oynayan, herkes tarafından bilinen bir futbolcunun evine temizliğe gidiyormuş. anlattı durdu. adamın aslında çok iyi oldugunu ama karısının o kadar da iyi olmadıgından girdi, kendisine verilen hediyelerden çıktı. filmde de benzer taraf var. gündelikçi iki kadın inanılmaz dedikodu yapıyor. filmin gerçekçi oldugunu düşünürsek evinize temizliğe bir kadın geliyorsa, büyük ihtimalle arkanızdan sallıyor ve dedikodunuzu yapıyor. tabii tüm genellemeler gibi bu da yanlış. ancak film boyunca o kadar göze sokuldu ki, insan ister istemez bütün temizlikçiler hakkında bir yargıya kapılıyor. belki de temizliğe gidilen evlerdeki tepeden bakmaktan kaynaklıdır. çünkü ayrı iki dünya var. birbirlerinin hayatlarına dahil olan ama hiçbir zaman karışmayan.

birgün'deki eleştiri gündeliğe giden kadınların kürt olmasının fazla göze önüne çıkarılmasından dolayı... bu tip filmlerin bilinçli olarak desteklendiği ve tamamen bu sebepten ödül verildiği eleştirilmiş. bir sahnede iki ev sahibi konuşurken kahve getiren temizlikçiye kadınlardan birisi buyur sen de gel diyor ve oturtuyor. temizlikçiye sen nerelisin diyor. beyaz teninden dolayı çerkeslere benzetiyor. sonra, aralarında konuşurken başka birisi hakkında, hanımefendi bir kadın, çok iyi insan, biliyor musunuz kürtmüş, hiç tahmin etmezsiniz minvalinde konuşuyorlar. tabii o zaman kamera temizlikçiyi gösteriyor. yine başka bir sahnede iki temizlikçi kadın iş görüşmesindeler. memleketleri soruldugunda daha önce çerkese benzetilen, ben karslıyım ama çerkesim diye yanıt veriyor. kimliğinden kaçıyor. eleştiriler bu sahnelerin kör göze parmak sokulmasından dolayı... katıldığım bir eleştiri değil tabii. bunlar memlekette kendisini azınlık olarak gören her insanın karşılaştığı sorunlar. memleket gerçekleri.

filmi izlediğim kaynakta ses sorunu var sanıyordum ama sorun yokmuş. genel bir eleştiri var bu yönde. bazı diyaloglar anlaşılmıyor. diğer bir eleştiri, kadınlardan birisi zazaca ya da kürtçe konuşuyor ama altyazı yok. bunu problem edenler var ama benim için büyük bir sorun değil. kadının ne konuştugu anlaşılmıyor ama ne için konuştugu anlaşılıyor. filmin izleyiciye vermek istediğinin de bu oldugunu düşünüyorum. gönül yarası filmindeki bu şarkıya ağlamak için kürtçe bilmek mi gerekir tadında sahneler. duygu karşı tarafa geçtikten sonra içeriğin çok önemi yok. üç aşağı beş yukarı içerik tahmin edilebiliyor. yönetmenin ilk filmi oldugunu düşünürsek olmuş bir film.

Hiç yorum yok: