09 Mart, 2019

Capharnaüm


yönetmenin where do we go now filmini izlemiştim. o filmde de nadia labaki bir şeylere dokunmaya çalısyordu, filmin drama tarafı olsa da komedi yönü daha ağır basıyordu. çok güzel filmdi.

kefernahum baştan sona iyi drama olmus. temasının en iyi filmlernden olabilir. göç, mülteci, sığınmacı temalı filmleri seviyorum. her ne kadar bu kavramlar sık sık karıştırılsa da özünde insanların anladıgı aynı... işler yolundayken bile gitmek meşakkat isterken yokluk hatta hiçlik durumunda kalkıp bir yere gitmek, memleketi, evi barkı terk etmek kolay değil.

filmi izlerken geçen gün yaşadıgım bir olay aklıma geldi. bir grup arkadaş lokanta önünde bekliyorduk. arabayı park eden arkadaş gelecekti ve beraber lokantaya girecektik. o arada bir çocuk ve yanında annesi oldugunu düşündüğüz kadınla beraber semte yabancı olan arkadaşla bir şeyler konusuyorlardı. olaya müdahil oldum. adres sordukları el kol hareketlerinden belli oluyordu. memleketlerini bilmemekle beraber yabancı oldukları kesindi. suriye, afganisyan ya da baska bir yer... ama kuvvetle muhtemel suriyelilerdi. kadın bana bir şey soruyordu anlamıyordum konusmasından. daha sonra çocuk konusmaya basladı annesinden iyi kıt türkçesiyle. muhtemelen 7-8 yaslarında bir çocuk... dil bilmeyen annesinin elinde tutmus bu sefer o bana bir şeyler diyordu. güç bela söylediklerinden bir anlam çıkardım. otobüsleri kalkacakmış. otogara nasıl gideceklerini öğrenmeye çalısıyorlardı. o yaşta bir çocuk annesinin koruyucusu gibiydi. anne çocugun güvenliğini sağlamak için değil de sanki çocuk annenin güvenliğini sağlamak için annesinin elinden tutuyordu. adresi tarif ettim. gittiler. umarım sağ salim gittikleri yere ulaşmışlardır. nereden bakarsak zor hayatlar. o yaştaki çocukların derdi bambaşka olması gerekiyorken, o çocugun hayata tutunma çabası kırık türkçeyle annesine rehberlik etmek.

filmde de benzer bir hikaye var. imkansızlık içinde bir çocuk zain. doğumunda annesini ve babasını sorumlu tutacak, onları suçlayacak kadar hayattan nefret etmiş küçük yaşında. etrafından gördüğüyle kardeşinin basına geleceklere isyan edip onu koruyup kollamaya çalışan bir ağabey.

labaki, lübnan özelinde olsa da birçok konuya dokunmuş. hikaye lübnan'da geçse de konular herkesin konusu. herkes üzerine düşen payı alabiliyor. çocuk yaşta evlilikler, çürük aile yapıları, bozulmuş hukuk yapısı, insan yerine konmayan sömürülen göçmenler, umut olarak görülen gelişmiş ülkelerin zain'in deyimiyle fark olmadan hepsinin aynı bok olması.

filmle ilgili şöyle dipnotlar var. zain aslında suriyeli bir mülteci. suriye aksanıyla, lübnan aksanı arasında farklılar varmış. zain normalde suriye aksanı konusmasına rağmen film boyunca lübnan aksanını kusursuz konusuyor. filmin bir sahnesinde suriyeli olursa daha kolay gidebileciğini söylendiği için ayna karsında suriye aksanı pratiği yapıyor. muhtesem oyunculuk. ve şu anda ailesiyle beraber norveç'te yasıyor...

Hiç yorum yok: