16 Şubat, 2019

Djam


müziklerinden dolayı filmden haberim olmuştu. o zaman filmi izleyebileceğim ortam yoktu. sanırım türkiye'de bazı festivallerde gösterilmiş. geçtiğimiz günlerde twitter'da dolanırken biri tavsiye etmiş filmi. zamanında da izleme listesine atmıştım, tweet dikkatimi çekince oturdum izledim.

djam, yunanistan'da bir kasabada yakınlarıyla beraber yasan genç bir kadının hikayesi. aslında bir yol filmi. djam, üvey babası tarafından tekne motoruna ait bir parça alması için türkiye'ye gönderiliyor. yol boyunca djam'in basından geçenleri görüyoruz; türk, yunan kültürünün benzer taraflarına tanıklık ediliyor. djam, yunan olmasına rağmen türkiye'de hiç yabancılık çekmeden yasıyor. bildiği birkaç türkçe kelimeyle derdini anlatıp türkiye'de hayatını idame ettiriyor. müzik, dans, keyif tutkunu bir kadın. göçmenlere yardım için türkiye'ye gelen avril'le tanısıyor. avril üzerinden göçmenlerin trajik hikayesini görüyoruz. can yelekleri, plastik botlar, hurdaya çıkmıs tekneler, giden onlarca cana değinen film, kusuru olsa da beni içine çekebildi. zaten seviyorum bu tip filmleri. bu tip filmlerdeki senaryo ya da hikaye hatalarını çok umursamıyorum. çünkü film bana bir şeyler verebiliyor. filmin anlatmaya çalısıtıgı sey bana geçiyor.

tony gatlif filmi daha önce izlememiştim. adını da bu filmle beraber duydum. sanırım benzer işler yapmaya gayret ediyor. suyun öteki tarafını önemseyen insanlardan. gadjo dilo'yu da izleme listesine atmısım, tony gatlif filmiymiş. en yakın zamanda onu da izlemek istiyorum.

Hiç yorum yok: