19 Şubat, 2019

Bobby Robson: More Than a Manager


futbolu oyun olarak çok sevsem de, hafta sonu planı yaparkan öncesinde fikstüre baksam da futbolun futboldan öte bir anlamı olmadıgını düşünüyorum. tabii futbolun anlamı bazı insanlar için çok daha fazla. hayat memat meselesi haline getirenler de yok değil.

ingiliz arşivciliği malum. zaman zaman bizim memlekette bile olmayan görüntüler ingiliz arşivlerinden çıkıyor. yazılı ve görsel hafızaları çok kuvvetli. iyi arşivci olmaları da sanırım iyi belgesel yapmalarına etken. bizim memlekette benzer iş yapılacak olsa en büyük sorunlardan bir tanesi doğru görüntü, doğru resim bulamamak olabilir. belki bobby robson hikayesi kadar olmasa da bizde de gerek lokal gerek uluslarası güzel hikayeler var.

bobby robson belgeseli tarihte bir ileri bir geri giderek hikayeyi anlatıyor. robson'un barcelona günlerinden bir anda geriye giderek futbolculugu dönemine giriyoruz. oradan tekrar barcelona günlerinde derken belgesel akıp gidiyor. futbolu çok sevmeyen, ilgi duymayan insanlar için de izlenebilir olmuş. robson'ın hikayesi sadece futbolseverlere değil herkes için biyografik olarak yapılmış. zevkle, keyifle izleniyor.

futbol konusunda epey muhafazakar olan ingilizlerden böylesine çok kültürlü bir teknik direktör çıkması ve son derece başarılı olması nadir görülen bir olay. genelde ingiliz futbolcular, teknik direktörler kendi ülkeleri dısına çıkmıyorlar. bu cesareti gösteren nadir insanlardan bobby robson. ispanya'da, hollanda'da, portekiz'de şampiyonluklar elde ediyor. kuşkusuz en dikkat çekici olanı barcelona macerası. barcelona'yı hayali olarak görüyor. ağır ameliyat ve tedavi süreci sonrasında, doktorların futboldan kopmasını telkin etmelerine rağmen iyileştikten sonra barcelona'ya imza atıyor. tüm zamanların en fantastik oyuncularından ronaldo ile birlikte çalısıyor. ronaldo'nun büyümesine yardımcı oluyor. çalkantılı barcelona yönetimi, yönetim-taraftar krizi arasında kalıp kulüpten gönderiliyor. daha sonra gittiği diğer takımlarda da şampiyonluklar kazanarak futbolun diline ne kadar hakim oldugunu birçok kez kanıtlıyor.

dokundugu bir hayli isim var. lineker, gascoigne, ronaldo, shearer, mourinho... bunlar günümüz futbolunun yakından bildiği isimler. kuskusuz daha birçoğu vardır. özellikle gascoigne ve mourinho ile kurdugu ilişkiler muazzam. gascoigne'nin ve mourinho'nun onu anlatırken hissettikleri yüzlerinden anlaşılıyor. onlar için bir futbol figüründen öte hayatlarına yön vermiş büyük bir idol, karakter...

ingiltere'de ipswich town'ı yıllardır çalıştırmasına rağmen çok fazla transfer yapmayarak, genç oyuncularla kupalar kazanması, taraftarı oldugu newcastle united'ı alıp bambaşka kulüp hüviyetine sokması onun ayrı hikayeleri... ama ingiltere milli takımı ile olan hikayesi çok trajik. 86 dünya kupası çeyrek final maçında maradona'nın tanrının eli ve herkesi çalımlayarak attıgı acayip golle arjantin'e elenmeleri, yine 90 dünya kupasında batı almanya'ya yarı finalde penaltılar sonucunda elenmeleri bobby robson için dramatik. ingiltere'nin belki de dünya şampiyonluguna en çok yaklaştıgı iki turnuva olarak nitelendirilebilir. elenmenin bu kadar dramatik olması birçok teknik direktör için dramatik olabilecekken, bobby robson ingiliz basınının ağır ithamlarına rağmen o durumdan çıkıp sayısız başarı elde etti.

futbol içinde yaşadıgı travmalar, yasadıgı sağlık sorunları olmasına rağmen birçok problemden çıkmaya başarabilmiş bir isim bobby robson. futboldan öte bir figür aslında. mourinho'nun robson için bir insan onu seven son insan öldüğünde ölür dese de alex ferguson'un robson için söyledikleri robson'un karakterini özetliyor...
bobby gibi iştahlıysanız kaç defa yıkıldıgınız değil, ve kötü günler geçiriyorsanız asıl önemli olan kaç defa ayağa kalkıp sorunları çözdüğüzdür. sonraki sabah daha önemli sabahtır. yarın, sizin gününüzdür.

Hiç yorum yok: