11 Ocak, 2019

Arif v 216


buraya izlediğim filmlerle ilgili yazmayı seviyorum. blogun şu an varolma sebebi de biraz bu ama biraz savsaklıyorum. yoğunlugum, işim gücüm de yok ama yine de yazma konusunda tembelim. yazdıgım şeylerin de edebi niteliği yok. eleştirmen değilim, akademik olarak sinemaya hakim değilim. yazdıgım şeyler genellikle filmin bana hissettirdikleri, düşündürdükleri...

arif v 216 iki hafta önce izledim. izlememin üzerinden de 4-5 film daha izledim. onlar hakkında herhangi bir şey yazmadım ama aklımda kaldıgı kadarıyla bir şeyler karalamayı düşünüyorum.

geçtiğimiz yılın filmi. benim askere gitme hazılıkları yaptıgım döneme denk geliyor. maddi olarak sıkıntılar oldugu için sinemaya kolay kolay gitmek problem oluyor. o yüzden malum ortamlara düşmesini beklemiştim. sonra araya askerlik girince haliyle izlemek, okumak için epey şey birikti. nihayet izleyebildim. cem yılmaz'ın dahil oldugu işlerin hepsini izlemeye çalışıyorum. farklılık hoşuma gidiyor. arif v 216 da farklı bir iş. ama bana göre değilmiş zira filmi izlerken bayağı sıkıldım. film vizyona girdikten sonra hakkında da çok şey okumuştum. göndermeler oldugunu, onları yakalayamayanların filmin havada kaldıgını okumuştum. bunları bilerek izlememe rağmen sevemedim. gülemedim. filmin içine bir türlü giremedim. sanırım ilk defa cem yılmaz'ın içinde oldugu bir işi zoraki bitirdim. tempolu, daldan dala, inanılmaz yorucu bir film aslında. geçmişe gitmeler, yeşilçam ünlüleri, tekrar günümüze gelinmesi... anlatınca hikaye güzel gelse de iş pratiğe dökünce öyle olmamış.

Hiç yorum yok: