30 Ekim, 2017

Otobüs


sarı mersedes'i izleyince tunç okan'ın diğer işlerini merak ettim. biraz araştırınca ilk olarak otobüs karşıma çıktı. sarı mersedes'te oldugu gibi yine bir göç hikayesi anlatıyor. şunu rahatlıkla söyleyebilirim; yönetmenlik, kurgu, ses, senaryo bir tarafa, tunç okan, göç eden ve etmiş insanların karakterini harika çıkarmış. çok iyi tahlil yapmış. kendisi de türkiye'de doğup büyüyüp belli bir yaştan sonra yurtdışına gidip yaşamaya başlamış. belki de bu sebepten, edindiği izlenimlerden dolayı bu kadar başarılı olmuş. 

film, bir grup erkeğin yurtdışına işçi olarak götürülmsiyle başlıyor. pasaport var ama vize yok. gümrükte ayarlanan bir memur üzerinden insan kaçakçılığı yapılıyor. pasaport, gidenlerin gözünde olaya legallik katıyor. zaten dolandırıcı da ben bir koşu gidip çalışma izni alayım demesi de bu yüzden... ama giden gelmiyor tabii. burada da film başlıyor. 

 film, gösterime girdikten sonra, hemen ertesi gün yasaklanmış. sebebi de türk insanını küçük gösterilmesi. bazı sahnelerde aşağılama var ama bunlar türklerle alakalı değil. isveçliler otobüstekilerin türk oldugunu bilmiyor. onlar için yabancılar. zaten sahnelerde de türkler pis denmiyor, pis yabancı gibi söylemler var. buradan türklerin kötü gösterildiği değil, isveçlilerin yabancı düşmanı hatta ırkçı oldugu sonucu çıkar. benim esas takıldıgım nokta otobüsteki türk tipleri... o kadar yolculuk yapılıyor ve neredeyse hiç konusma yok. bu biraz doğallıktan uzak, tipleri, kıyafetlerle, davranışlarla doğal gösterme çabası içine girilmiş ama o karakterde insanların birbirleriyle iletişim kurabileceği tek konu memleket. ancak herhangi bir diyalog yok. otobüsteki insanları bu kadar yobaz göstermenin manasını anlamadım ben. doğallıktan epey uzak.

göç etmek zor. göç etmeye mecbur kalmak daha da zor. aslında göç etmek biraz da mecburiyet... yoksa hayatından memnunken başka bir ülkeye gitmek olsa olsa taşınmak olur. 

Hiç yorum yok: