12 Ekim, 2017

Dear Zachary: A Letter to a Son About His Father


puanın hakkını sonuna kadar veren bir belgesel. sanırım çok fazla bilinmiyor. bilinmeme sebebinin de amatör bir ruhla ve imkanlarla çekilmiş olmasının etkisi olabilir. ruh ve imkanlar amatör olsa da kurgusu harika olmuş. gece gece çok kötü etkiledi. film olsa bu kadar etkilenmezdim. hatta gerçek bir hikayeyi anlatan film olsa yine etkilenmezdim. insanın ne kadar canileşebileceğini tanık oluyorsunuz. çocuk velayetleri her zaman sorun olmustur ama işlerin geldiği noktayı kesinlikle tahmin edemezdim. 

adalet, en iyi işlediği yerde bile zaman zaman problemli olabiliyor. öylesine bir kadına her şey göz önündeyken çocuk emanet edebilmek için ya çok iyi niyetli olmak gerekiyor ya da art niyetli... ortası yok. insanın olduğu her yerde, sistem genel olarak iyi olsa bile sorunlar çıkıyor. 

aynı olay benim basıma gelse herhalde hayatın geri kalanı benim için ıstırap olur. ama andrew'in ailesi içi öyle olmuyor. elbette çocukları için üzlüyorlar ve hayat eskisi gibi olmuyor ama aktivist tarafları ortaya çıkıyor. ben herhalde köşemde sessizce ölümü beklerim. daha fazla hayatı pek umursamazdım. bu şekilde olaylarla silsilesinden sonra hayata devam edebilme gücünü, mücadele gücünü insanın kendinde tekrar bulabilmesi muazzam bir şey.

Hiç yorum yok: