06 Aralık, 2018

Sakıncalı Piyade


evde birçok uğur mumcu kitabı var. zamanında babam, uğur mumcu hayatını kaybettikten sonra sonra set halinde almış. tabii hiçbir tanesini baştan sonra okumamış. bazı kitapların içinde bir sayfa kıvırılmış. evde benden başka kitap okuyan olmadığı için muhtemelen alınca bir heves okumuş babam, kaldıgı sayfayı köşesinden kıvırmış, sonra devam etmeyip rafa kaldırmış. tabii evdeki bu kitapların hepsi bana kaldı. zaman zaman okuyorum. genel olarak bu kitapları okuma konusunda tembelim. gözüm başka kitaplarda oluyor.

sakıncalı piyade'yi oblomov'u okurken ince olmasından mütevellit araya sıkışıtrdım. uğur mumcu'nun cezaevi ve askerlik anılarından olusuyor. kendisi yedek subay olarak askerlik yaparken devrimci düşüncelerinden, devlete karşı komünizm tehlikesinden, fikir suçundan yargılanıyor. cezaevine girdiğinde üzerinde asteğmen üniforması var. daha sonra tahliye oluyor. süreç sonunda sakıncalı piyade olarak askerliğini er olarak ağrı'da tamamlıyor. askerlik sonrasında da bu kitabı yazıyor.

uğur mumcu zamanın aydın insanı. gerçek bir aydın. insanın cezaevine gireceğini bile bile düşüncelerinden taviz vermemesi ve inandıgı düşüncenin üzerine gitmesi onurlu davranış. bu aslında normal, olması gereken bir durum ama futboldaki basit oynamanın zor olması gibi bir durum aynı zamanda. gerçekleri söylemek her dönem birilerini kızdırıyor.

12 mart dönemlerini anlamak için güzel kitap. akıcı üslup, ciddi acılardan çıkarılmaya çalışılan trajikomediler. sudan sebeplerle cezaevine gönderilen insanlar. sanırım memleket her dönem aynı. her dönem egemenler bastırıyor ezilenler ses çıkaramıyor. çıkaranların ömürlerinde de yaşadıkları dramlar çok ağır basıyor.

Emekli Albay Mehmet Arkış, Deniz Gezmiş ile birlikte yargılanan Osman Arkışın babasıydı. Ali Elverdi başkanlığındaki Sıkıyönetim Mahkemesi, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan ile birlikte, Osman Arkış’ı da ölüm cezasına çarptırmıştı.
Mehmet Arkış, karardan sonra, oğlu Osman Arkış’ı, Mamak Cezaevinde ziyaret ederek, oğluna yüreklendirici birkaç söz söyler. Üsteğmen Burhan Poturna hemen, ölüm cezasına çarpıtılan oğluyla birkaç kelime konuşan baba Mehmet Arkış’ı, sıkıyönetim savcılığına ihbar eder.
Tanık kim olacak? Poturna, bunun da çaresini düşünür. Cezaevinde görevli erleri tanık gösterir. İddiaya göre Mehmet Arkış’ın suçu, Silahlı Kuvetlere hakaret ve 12 Mart Muhtırasına küfür etmek. Mehmet Arkış, Ali Elverdi’nin başkanlığındaki mahkemece tutuklanır.
Duruşmaya tanıklar çağırılır. Tanık erler, bir türlü “Muhtıra” sözcüğünü kullanamazlar. Muhtıra yerine çoğu kez “Muhtar” derler. Duruşma yargıcı, tanık erlerden birine sorar:
- Sen duymuşsun, bu sanık, neye küfretti?
- Muhtara komutanım.
- Hangi Muhtara?
- Bizim muhtara.
Mehmet Arkış’ın 12 Mart Muhtırasına küfür ettiği, işte böyle inanılır tanıklarla kanıtlanmış oluyordu…

Hiç yorum yok: