piano piano italyanca bir ikileme. yavaş yavaş demek. filmi izleyince neden bu isim oldugu idrak ediliyor. film, bir konakta yaşayan insanları konu ediyor. her oda bir aileye ayrılmış. fakirlik. cumhuriyet, geçen 17 yıla rağmen hala emekliyor. hitler'in manyak planları, türkiye'nin savaşa her an girecekmiş gibi hazırlığından dolayı oluşan korkuyla ve yoksullukla yaşamak. yontulan ahlak kuralları, yontulmasa paparaya olan mahkumiyet. çıplak ayaklı çocuklar ve her şeye rağmen var olan saf mutluluk. filmden bir şey anladıysam o da insanların geleceğe olan umudu. çünkü filmi izlerken tamamen yoksulluk görülüyor. o yoksulluğa rağmen kimse isyan etmiyor. hatta filmin özeti olabilecek bir sahne var. kemal'in ayakları çıplak. pazarda çizme görüyor. en büyük hayali çizme sahibi olabilmek. çizmelere bakarak iç sesi konuşuyor: "benim olmasalar bile çizmeler vardılar ya, bir gün benim de olabilir demekti bu." şu cümle tüm filmi anlatıyor. ailelerin hiçbir şey yok, sadece umutları var. esaretin bedeli filminde de andy dufresne, red'e bir mektup yazar. red, duvar dibinde o mektubu okur. orada şu satırlar geçer: "unutma red, umut iyi bir şeydir, belki de en iyi şeydir ve iyi bir şey de asla ölmez." piano piano bacaksız'da da umut var. onca yoksulluğa rağmen umut var. çünkü umudun içinde hayat var. sahip olunacak mutluluk var. mutlu olmasak bile hayatta mutluluk var ve onlara ulaşmak için hayaller var. bu yüzden film bu kadar güzel, insana kendini iyi hissettiriyor.
10 Mart, 2018
Piano Piano Bacaksız
piano piano italyanca bir ikileme. yavaş yavaş demek. filmi izleyince neden bu isim oldugu idrak ediliyor. film, bir konakta yaşayan insanları konu ediyor. her oda bir aileye ayrılmış. fakirlik. cumhuriyet, geçen 17 yıla rağmen hala emekliyor. hitler'in manyak planları, türkiye'nin savaşa her an girecekmiş gibi hazırlığından dolayı oluşan korkuyla ve yoksullukla yaşamak. yontulan ahlak kuralları, yontulmasa paparaya olan mahkumiyet. çıplak ayaklı çocuklar ve her şeye rağmen var olan saf mutluluk. filmden bir şey anladıysam o da insanların geleceğe olan umudu. çünkü filmi izlerken tamamen yoksulluk görülüyor. o yoksulluğa rağmen kimse isyan etmiyor. hatta filmin özeti olabilecek bir sahne var. kemal'in ayakları çıplak. pazarda çizme görüyor. en büyük hayali çizme sahibi olabilmek. çizmelere bakarak iç sesi konuşuyor: "benim olmasalar bile çizmeler vardılar ya, bir gün benim de olabilir demekti bu." şu cümle tüm filmi anlatıyor. ailelerin hiçbir şey yok, sadece umutları var. esaretin bedeli filminde de andy dufresne, red'e bir mektup yazar. red, duvar dibinde o mektubu okur. orada şu satırlar geçer: "unutma red, umut iyi bir şeydir, belki de en iyi şeydir ve iyi bir şey de asla ölmez." piano piano bacaksız'da da umut var. onca yoksulluğa rağmen umut var. çünkü umudun içinde hayat var. sahip olunacak mutluluk var. mutlu olmasak bile hayatta mutluluk var ve onlara ulaşmak için hayaller var. bu yüzden film bu kadar güzel, insana kendini iyi hissettiriyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder