21 Ağustos, 2022

La Stanza Del Figlio

bazen insan sıradanlığın kıymetini bilemiyor sanırım. bahsettiğim şey rutinler değil. gün içinde yapılan sıradan şeyler; ev içinde ailece yenen yemek, elinde telefon boş boş koltukta oturan insanlar, öylesine amaçsızca yapılan sokak gezintisi. bu sıradanlığın içinde olan insanlardan birisini sonsuza kadar kaybedince herhalde o sıradan şeylerin aslında ne kadar değerli olduğunu anlıyor insan. böyle söyleyince de bomboş motivasyon konuşması gibi oldu ama öyle. 

sabah son dakika oğlunuzla olan aktivitenizi iptal edip işe gidiyorsunuz, oğlunuz başka bir plan yapıp arkadaşlarıyla her zamanki gibi dalışa gidiyor, kızınızı basketbol antrenmanına bırakıyorsunuz... hayatın olağan akışı böyle bir şey; herkes bu akışta hayatına devam ediyor. derken bir telefonla oğlunuzun vefat haberi geliyor. bütün sıradanlıkların ne kadar anlamlı olduğunu; sıradan olsa da sıradanlığın değerli olduğunu fark edildiği anlar silsilesi insanın peşini bırakmıyor. üzücü tabii bunlar ama hayat böyle bir şey.

herhalde gün içinde günlük sıradan şeylerin anlamı pek olmuyor; sanki manasız, değeri yokmuş gibi geliyor. çünkü hep aynı; koltukta bos bos oturmak her an yapılan bir şey. mostar'dan neretna'nın serin sularına atlamaya verilen anlam kadar kıymetli olmuyor tabii. ama yine de boş boş oturmanın kıymeti de var. kaybedince anlamlı oluyor. kaybedince anlamlı olan bir şey eldeyse o zaman o da anlamlıdır. 

güzel filmdi. yer yer biraz sıkılmadım değil tabii ama onu hafta sonunun vermiş oldugu gevsekliğe yoruyorum.

Hiç yorum yok: