04 Aralık, 2017

Türev


filmin dogma95 akımından oldugu söyleniyor. filmi izledikten sonra bunu öğrendim tabii. izleyene kadar böyle bir akımın varlıgından haberdar değildim. google'da araştırınca hakkında epey bilgi bulunuyor. ışık kullanılmamalı, doğal sesler olmalı, konunun gerçekliği ile alakalı bir takım maddeler bütününden oluşan manifestoları var. teknik olarak sinemadan anlamadıgım için o konulara hiç giremiyorum. bir izleyici olarak kendi çapımda bazı kriterler var; film, bu kriterleri sağladıgığı sürece benim için iyidir.

türev'i sevdim. oyucuları da performanslarını da beğendim. gülçin satırcığlu, bu topraklarda en beğendiğim kadınlardan birisi. filmde de olsa ona yanlış yapılmasını benimseyemedim... altın portakal'da da ödüller almış; en iyi kadın oyuncu ve en iyi film ödülü. samimi bir film. belki de temsil ettiği düşünülen akımdan dolayı böyle olmuştur. kadın erkek ilişkileri, arkadaş ilişkileri güzel işlenmiş. hayatta bunlar var. ortada çok güzel bir ortam varken, bir anda her şey kötü olabiliyor. filmde de esas oğlan söylüyor; iki gün önce sevgilisiyle evlenmek istersen, birden içinde bulundugu duruma şaşırıyor. kendisi bile fark etmiyor o duruma nasıl girdiğini. neticede tabii her şey yıkılıyor. arkadaşlıklar bitiyor, ilişki bitiyor, herkes farklı bir tarafa dağılıyor. hayat ve getirdiği tercihlerin sonucu zaman zaman acımasız olabiliyor.

Hiç yorum yok: