01 Temmuz, 2017

İki

bu dünyada babana bile güvenme lafı işin mübalağa tarafını gösterse de bazılarına göre babana gerçekten güvenmeyeceksin. söz konusu benim babam değil. kendi babamla her ne kadar genel olarak anlaşamasam da, bu anlaşmazlığı kuşak farkına bağlayıp geçiyorum. itiraf edeyim zaman zaman fazla kafama takıyorum.

birinci cümlede göndermesini yaptığım baba aslında kimilerince baba yarısı olarak görülen bir akraba. aslında yanlışı; ahlaksızlığı; bana yapmadı, kendisine ve bittabi direkt olarak etkilenen ailesine yaptı. bazı insanlar vardır, o yaptıysa herkes yapar türünden, işte bu ahlaksızlığı yapandan da böyle bir şey hiçbir zaman beklenmiyordu.

bu işe bir de diğer taraftan bakmak istiyorum. insanın içinde ne fırtınalar kopuyor. yapılan ahlaksızlığın elbette geçer bir bahanesi yok ama bir sebebi var? neden yaptın? "mutsuzdum." cevap bu. benim için aslında geçerli bir cevap zira bir şeyi yaparken en geçer sebebim canım istedi yaptım cümlesidir. kimseye hesap vermek zorunda değilim; canım istedi ve yaptım. sonucunu sevabıyla, günahıyla ben çekiyorum. bu bir metafor ateist kardeş. sevaba, günaha takılmayalım. hem zaman zaman hangimiz ateist olmadık?

87'de bir soğuk oldu; anam anam... boyum kadar kar var, okullar tatil olmuştu. cuma'ya bile gidememiştik. ya 82'de sıcaklara ne demeli. o zamanlar babam elezığ'da görev yapıyordu, saim amca asfalta yumurta kırıp ekmek bandı. sanırım şu an tam olarak gelecekte anlatılacak bu tipten bir hikayenin kahramanlarıyız; gerçekten esmiyor. hava inanılmaz sıcak ve bunaltıcı. nem yok, yangın var. ne var, bunalım var. 1 temmuz 2017, hava sıcaklığı 35 derece, ciğerimizi termometre ölçmüyor.

Hiç yorum yok: