12 Temmuz, 2020

Ma vie en l'air


uykum kaçıtıgı için izleyecek basit bir film arıyordum. bu kadar keyif alacağımı bilsem daha önce izlemek isterdim. hiçbir beklenti olmamasına rağmen iyi çıkan. filmleri ayrı seviyorum. iddaa'dan ufak tefek bir şey kazanmak gibi; o an gereğinden fazla mutluluk veriyor.

filmde mario cotillard da var. harika kadın. filmde o kadar önplana çıkmıyor. film bir süreden sonra onun etrafında dönüyor olsa da çok fazla filmin içinde göremiyoruz. ama gördüğümüz kadarı da yetiyor.

yirmili yaşların sonunda, otuzlu yaşların basında insanın geçmişten sıyırlıp büyümesini anlatlıyor. insan kendisinden de bir şeyler bulabiliyor. her ne kadar insan geçmişini geride bırakmaya çalışsa da, önüne bakmayı düşünse de filmde alice'in dediği gibi ölüm döşeğinde insan gerçekten doğru insanla evlenip evlenmediğini anlar sanırım. o ana kadar doğru bildiğimiz yanlış, yanlış bildiğimiz doğru olabilir. işte bu yüzden aslında çok da fazla düşünmeye gerek yok gibi. zaten öleceğimiz bir anda öğreneceğimiz doğruyla hayat boyu yaşamak çok cazip bir yaşam değil.

arabada kapı açma testi, kobe ineği, neden tuvalatte bir şeyler okuruz filmden öğrendiğimiz gereksiz ama eğlenceli ayrıntılar. ford mustang şarkısını ilk kez duydum, çok güzeldi. senaryo zaman zaman daldan dala gibi olsa da çok güzel filmdi.

Hiç yorum yok: