05 Kasım, 2023

Süleyman'ın Dünyası - Sınıf Arkadaşları - Havada Bulut Yok - Karıncayı Tanırsınız


kitapları okumamım üzerinden yaklaşık iki hafta geçti. aslında kitapları okurken içimden bir şeyler yazmak geldi ama nedense okumayı bitirdikten sonra içimdeki o istek yok oldu. tabii bu yok olmanın kiptalarla bir alakası yok. dümdüz üşendim. bugün evde bomboş dururken içimden geldi bir şeyler yazmak istedim. 

süleyman'ın dünyası aslında bir üçleme; sınıf arkadaşları, havada bulut yok, karıncayı tanırsanız kitaplarından oluşuyor. cevdet kudret'in dili çok akıcı. kitaplar çok kolay okunuyor. konular da ilgi çekici aslında ama tüm bunlara rağmen kitaplar popüler olamamış. benim için underrated kavramının tam karslılıgı bu kitaplar. 

türkiye neden bu halde, hem ülke olarak hem de toplum ahlakı olarak neden gelişimini tamamlayamamış sorularına bu kitapları okuyarak bir cevap bulunabilir. cevap bulunmasa da en azında düşünce, fikir edinilebilir. farklı bir düşünmeye insanı sevk edebilir. aslında bu üçlemeyi türkiyede çağdaşlaşma tarihi, türkiyede geri kalmışlığın tarihi kitaplarıyla beraber okumak daha faydalı olabilir. hem politik eksende hem de politiğin topluma etkisi ekseninde çok güzel fikir edinilebilir.


süleyman'ın ilkokul dahil tüm eğitim öğretim hayatı, arkadaşlıkları, ailesi, kariyeri, toplumla ve devletle olan ilişkilerine üçlemede tanık oluyoruz; 10'lu yıllardan 50'li yıllara kadar geniş bir hayatın ve toplumun gerçekliğini anlatıyor cevdet kudret. bu kadar iyi gözlem yapmasının en büyük sebebi de aslında kendi hayat hikayesinden de kesitleri bizim paylaşması; tabii ne kadarını paylaşıyor onu bilemiyoruz. 


türkiye aynı ülke; bugun de aynı, dün de aynı. 100 yıl önce de aynıydı. dertleri aynı, acıları, mutlulukları aynı. bir ülkede yıllar boyu neden hiçbir değişmez insan anlayamıyor. sorun ne ona da teşhis koyamıyor. 2009 yılında üniversite mikro ekonomi dersinde hocamız 80'li yıllarda türkiyenin güney Kore'den ekonomik olarak daha müreffeh bir ülke oldugundan bahsetmiş. geldiğimiz noktada Güney Kore kendisini  batılı ülkeler klasmanına sokarken biz 2009 yılından sonra neler neler yaşadık. bugün gelinen noktada tekrar 90'lı yılların sonuna döndük. sürekli kendini tekrar eden bir ülke. 

yine dağınık bir yazı. 

tekrar kitaplara gelecek olursak... birinci kitapta; sınıf arkadaşları'nda süleyman'ın ilkokul yıllarında aynı sınıf içerisinde cam kenarına varlıklı ailelerin cocukları otururken, varlıklı olmayan ailelerin cocukları da duvar diplerine oturuyor. bugun benzeri özel okullarla, devlet okulları olarak daha medeni bir şekilde yapılıyor. bu cocukların hepsi bu ülkenin çocukları, bunları daha hayatın basında ayrıştırırsak ileride bir arada tutamayız diye kimse sorgulamıyor. kıtlık zamanlarında yapılan yardımları iç eden muhtarı bugun yine görüyoruz. deprem yardımlarının yerlerine ulaştırmayanlar, oradan yolsuzlukluk yapanlar, televizyona çıkıp milyonlarca lira bağış yaptıklarını ilan edip hala yardım parasını göndermeyenler... aynı dertler. 

ikinci kitap; havada bulut yok'ta süleyman, edebiyat öğretmeni olarak kayseri'ye atanıyor. öğretmenlik mesleği hakkında pek bilgim olmasa da anadolu'ya atanan bir öğretmenin derdinin 60 yıl önceyle pek farkı oldugunu sanmıyorum. o zamanlar da öğretmenlik kazançlı bir meslek grubu değildi su anda da öyle denemez. dertler yine aynı. öğretmenlerin borsa, ikinci el araba al sat peşinde koşmaları ne kadar refah içinde yaşadıklarının da göstergesi aslında. süleyman'ın bir dergiye kayseri hakkında yazdıkları denemeleri onun mesleki olarak kariyerinin de sonunu getiriyor. şikayet sonrası bakanlık emrine alınıyor ve görevine son veriliyor. bugun bu yazıları kaçak dövüşmeden yazdığınız zaman basınıza gelebilecekleri tahmin etmek zor değil. imza attıkları için ihraç edilen onlarca akademisyene sahip bir ülkedeyiz. 

üçüncü kitap; karıncayı tanırsanız'la birlikte süleyman istanbul'a dönüyor. işsiz, eşyalarını satarak günü kurtarmaya çalışan birisi. bir yanda da devlete açtığı davanın sonucunu bekliyor öğretmenliğe dönüş için. burada da arkadaslık ilisikilerini tekrar görüyoruz. aradan yıllar geçmiş ilkokul arkadasları evrimleşmiş herkse baska bir hayatın pesinden koşuyor. gündelik dertler. süleyman bir an aşkta kazanacak gibi olsa da yoksulluğu yakasını yine bırakmıyor. orada da isler istediği gibi gitmiyor. 

cevdet kudret'in bu üçlemesi neden bu kadar geri planda kalmış anlamadım. belki yayınevi kaynaklıdır. daha iyi, marketing islerini bilen yayınevi tarafından kitaplar çıkmış olsa belki daha farklı olabilirdi.